MİMARLIK VE TOPLUMUN MİMARİYE BAKIŞ AÇISINA DAİR BİR GÖRÜŞ

Kent ölçeğinden yapı ölçeğine inildikçe, mimarlık kavramına verilen değer o toplumun belirleyici unsuru olacaktır.

İçinde bulunduğumuz zaman açısından dünya ve insanlık, küresel salgın ve deprem gibi doğal afetlerin etkisiyle zorlu bir sınav içindedir. Bu sınavdan başarı ve en az zararla kurtulmanın temel prensibi,  geçmişten gelen bilgi birikimlerimize ve tecrübelerimize sıkıca tutunarak güncel gelişmeler, teknolojik ve bilimsel ilerlemelerin ışığında çıkış yolları aramak ve geliştirmek olacaktır. Bu durum sağlık alanında geçerli olduğu kadar mimarlık, tasarım, inşaat sahasında da son derece doğrudur.

Doğal afetler karşısında dirençli ve güvenli yapılaşmanın temel unsuru, doğru planlama ile kurulan ve genişleyen kentlerdir. Yapılaşmanın doğru alanlarda ve doğru sınırlamalar altında başlayacak olması, kurulacak düzenin altyapısını oluşturur.

Kent ölçeğinden yapı ölçeğine inildikçe, mimarlık kavramına verilen değer o toplumun belirleyici unsuru olacaktır.

Vitruvius’un (MÖ 80) herkesçe bilinen “utilitas, firmitas, venustas” (kullanışlılık, sağlamlık, güzellik) kavramlarının bir mimari yapının nasıl şekillenmesi gerektiği hakkında çizmiş olduğu çerçeve, bugün hâlâ güncelliğini korumaktadır. Tarihte sıralamaları o günün geçerli akımlarına göre değişiklik arz etmiş olsa da bahsi geçen kavramlardan yalnız birinin eksikliği, tasarımı başarısız kılacaktır.

Kullanışlılık kavramı, bir yapının inşa amacını ve karşılaması beklenen ihtiyaçları ne ölçüde sağlayabildiği ile ilgilidir. Kullanışlı bir yapı; kullanıcılarının ihtiyaçlarını, pratik kullanım, kolay algılanabilirlik, zaman ve mekân tasarrufu bakımından ne ölçüde karşılayabildiğinin  irdelenmesiyle öne çıkar.

Sağlamlık mimarlık prensiplerinin yanısıra, inşaat mühendisliği, malzeme bilgisi, yapım teknikleri, ustalık ve denetim konularının bir bütünüdür.

Küçüksü Kasrı

Babil kralı olan Hammurabi’nin ülkesini yönettiği  (MÖ 18. YY) dönemde koymuş olduğu kanunların bir bölümünü yapım işleri konusundaki katı düzenlemeleri oluşturmaktadır. Cezai hükümlerin son derece ağır olması günümüz şartlarında tartışılır olsa da konuya verdiği önem ve değerin tartışmaya açık olmadığı kesindir. Bugün bile depremle yaşamayı öğrenemediğimizi her acı deneyimle hatırlıyor olmamız, bir ibret vesilesi olarak neredeyse 4000 yıl sonra yanı başımızda durmaktadır.

Mimari yapıtlar birer fikir ve sanat ürünü olarak güzellik kavramı çerçevesinde sıklıkla eleştirilirler. Sanat eserinin estetik değeri, bizzat o eğitim alanından gelen sanatçılar tarafından veya toplumun kendisi tarafından farklı algılanacaktır. Bu çok doğal bir durumdur. Tarih boyunca sanatın hangi kesim için yapılacağı tartışılagelmiştir. Önemli olan, toplum nezdinde bu kavramların öneminin kavranması, farkındalık düzeyinin artırılması olacaktır. Bu durum, sorgulamayı, eleştirmeyi ve merak etmeyi beraberinde getirecek, sorgulayan bir topluma karşı sorumlu olan mimarın, kendini sürekli geliştirme arayışı içerisinde olması sonucunu doğuracaktır.

Dolmabahçe Sarayı

Toplumlar, merak edip sorguladıkları sürece gelişirler. Eğitim ve farkındalık bunun vazgeçilmez parçasıdır.

Yayın hayatına henüz başlayan bu platformun, eğitim ve farkındalık adına önemli bir görev üstlendiğini ve katkıda bulunduğunu görmek hepimiz için bir mutluluk vesilesidir.

Başarılar diliyorum…

Saygılarımla.